MİZAHİ ( GÜLDÜRÜCÜ, TAŞLAYICI,DÜŞÜNDÜRÜCÜ,ŞAKACI , ,ESPİRİLİ VE SÖYLEYİŞ GÜZELLİĞİ OLAN) NİTELİKLİ BEYKONAK ANILARI
Belde halkından bazı kişiler bilge kişilikleri nedeniyle aramızdan ayrılalı yıllar geçtiği halde bıraktıkları bazı ürünlerle hala anılıp yaşatılmaktadır.Gerek bu kişilerin anılarını yaşatmak, gerekse kültürel dünyamızı zenginleştirmek amacıyla bu ürünleri vakıf sitesinin bir köşesinde toplamak istiyoruz.İstemin temelinde, kuruluşundan buyana ecdadımızın yarattığı sanatsal ve kültürel güzelliklerin yaşatılıp zenginleştirilmesi yatmaktadır.Vakfımızın amacıyla tam da bu noktada örtüşmektedir bu çalışma.
Bu nedenle, özellikle, geçmiş büyüklerimizin aramızda yaşattığımız ilginç anıları,söyleşileri,şakaları ,taşlamaları,hatta sövgüler gibi tüm kültürel ürünleri, bilen, duyan her Beykonak’lının E Posta ya da sitemizde gösterilen adrese postalanmasını / iletilmesini önemle rica ediyoruz. Katkınıza şimdiden teşekkürler.
Bu kişilerden hemen aklımıza gelenler: Osman Tahir,Çikin Çavuş,Tat Ürfet,Kel Osman, Ürfet,Hüsnü,Mededin Selam,Ecelin Veli,Ecelin Hüseyin,Kulaksız,Petlek,Lilaların Irza,Kel İsmail,Berberin Oğlu,Tötül,Gavur Ali,Masal.............ve diğerleri.
BURADA ÇİKİN ÇAVUŞ KONUŞUR
1
Beykonak Gökçeyurt arasındaki kış ferfeneleri meşhurdur.Bir kış gününde Gökçeyurt’lular Beykonağa davet edilir.Davetliler yazılırken bir öneri gelir,denir ki, Gökçeyurt’tan Gonur Omar muhabbetin ortasında araya girip muhabbeti bozuyor ,bu gidiyi çağırmayalım.Tamam diyorlar oy birliği ile. Gonur Omar kağıttan siliniyor.
Gökçeyurt’lular cumadan çıkınca ,aralarında fiskos edip Beykonağa gitmek için çıkıyorlar köyden.Köyden çıktıktan sonra baksalar ki Gonur Omar öküzleri eşeği önüne katmış çiftten geliyor.Hepsi ne yapacaklarını ne söyleyeceklerini şaşırırlar.Biri akıl verir,kağıda yazıverin len der.yazarlar hemen orada.Omar, selamünaleyküm nereye böyle len der,Beykonağa derler.Benim habarım yok.Valla yazılısın ister bak demişler.Omar öküzleri eşeği sürüvermiş oradan köye ,gruba dahil olmuş.
Tüfek ata ata köye yaklaşan Gökçeyurt’luları otuz kırk Beykonaklı karşılamış bağlar üstünde.Bakmışlar ki kağıda yazmadıkları Gonur Omar da var grubun içinde.Soramamışlar gülememişler,herkes bir hoş olmuş.Karşılamaya gelenler, misafirleri bir bir kucaklamışlar hoş geldiniz diye. Kucaklaşmışlar ama Çikin Çavuş ne der bu işe diye de merak sarmış herkesi.
Çikin Çavuş,Kizerin Hasanı,Gıldırıalini Oğlunu,Sağırın Uşağı gibi gelenleri tek tek kucaklayıp öpmüş..Sıre Gonur Omara gelince, şöyle bir dikilmiş önüne, ANIMIN OMARI ÇAĞIRSAN DA GELİR ÇAĞIRMASAN DA demiş onu da kucaklamış.İki taraf gerçeği biliyor ya yıkılmışlar gülmekten.
BURADA ÇİKİN ÇAVUŞ KONUŞUR: 2
Paparalar, Çikin Çavuş’un büyük kızına dünür geleceklerini duyurmuşlar.Damat öğretmendir,kıravatlı ,tam da kız verecek delikanlıdır.Karısı Havana’yı sıkı sıkı tembin etmiş Çikin Çavuş .Akşama paparalar dünür gelecekler,iyi hazırlan,yüklükten yün minderleri at ortaya,gidiler bir oturdu mu kalkamasınlar kaba minderlerden,dünür kaçıracak zaman değil.
BURADA ÇİKİN ÇAVUŞ ECELİN HÜSEYİN VARDIR
Yıl 1960 Demokrat Partinin sarsıldığı yıllar.Köyde particilik alıp başını gidiyor.Demirkıratlardan Ecelin Hüseyin,Zıhlı, Göğ Ahmet,Mıtırıi halka öncülük edenlerden.Halkçılardan da Çikin Çavuş,Koca Yusuf ,Ferzinin Hakkı,Kel Osman var.
Başbakan Adnan Menderes Anadolu turnesinde Konya’ya uğrar oradan da Ilgın’a geçecektir.Beykonaktan Demirkıratlar sıra sıra arabaları koşar,sürerler Ilgın’a,karşılamak için. Ecelin Hüseyin karşılayıcıları tek tek geçirir ama kendisi Ilgın’a gitmez.Akşama kadar ne yapıp yapmalıyım şu İsmet Paşacı Çikini rezil etmeliyim diye düşünür.Kafasında bir oyun
Kurar.
Akşam olmuş,arabalar katar katar köye döner.Hava kararıp giderken Çikin Çavuş arabadan iner Hatıllıdan geçip cami önünden evine geçip gitmektedir.Tilki gibi ininden çıkan Ecelin Hüseyin, Çikin Çavuşa doğru sırıtarak yaklaşır.”Booo sende mi Ilgından geliyon len “der.Çikin gözünün altından kinli kinli bakar,amacını hemen kavrar. “Hııı ...” der.Hüseyin yüksek sesle “ bizimkini gördün mü yahu diye” sorar alaylı alaylı..Kendince kasalıyor.Çikin Çavuşu mat ediyor.Çikinin cevabı hazırdır,yüzüne takat gibi şaklatır. “ Vay gahbecik vay !..Nerdeydin yahu ,oğlan (Menderes) iner inmez seninle Göğ Ahmed’i sordu der.” Hüseyin Mosmor kesilir ,vay kefere vay ne zaman hazırladın bu cevabı “diye yıllarca hayıflanır durur.
BU EYLEMDE TÜMÜYLE BİR ODA HALKI VARDIR:
Didiği Sultan Beykonak’ta türbesi olan bir velidir.yüzyıllarca bir zaviye olarak çevre halklarına hizmet veren bu tekke , manevi dünyanın evi olarak kabul edilmiş,türbede yatan üç evliyaya insanüstü güc ve sıfatlar verilmiştir.
Özellkle belde halkının inançlarına göre bu üç bilge,halkının ve ulusunun dar zamanlarında ete kemiğe bürünmüş, mucizeler yaratarak insanları / halkları felaketlerden kurtarmış,onları başarılara taşımıştır.Bu cümleden olarak rivayet edilir ki kurtuluş savaşında bu efsunlu ermişler askerin en önünde yalın kılıç savaşmışlar yurdumuzu Yunan’dan kurtarmışlardır.
Yaygın olan bu inancı kullanarak Ferzigilin Odada oturan oda halkı türkmen konuklarına şöyle ağır bir şaka planlayıp uygulamıştır.
Bir bahar ayında , Kadınhanı türkmen kolundan beş misafir ağırlanmaktadır. Onlara anlatılır : Türbede yatan Didiği Sultan ve sadık iki yoldaşı zaman zaman mezarlarından kalkıp aşağılara indikleri hatta abdestlikte yıkandıkları ( türbenin aşağısındaki kaya mezar) görülmüştür. Köylülerden, abdestliğin ıslaklığını, türbe ışıklarının yandığını görenler vardır, diye anlatılır. Bu anlatımdan sonra misafirleri bir merak sarar. .Odada Ferzinin Hakkı, Kel Osman,Çikin Çavuş ,Tat Ürfet,Ecelin Veli,Boz Sari,Berberin Oğlu gibi köylüler vardır. Kel Osman,“korkmazsanız ziyaret edebilirsiniz ağalar,,biz sizi götürelim derler.Kadınhanı halkının dindar olduğunu ,bu tür inançlara yatkın olduklarını bilmektedirler.Konuklar tamam derler,yarın ikindi ezanından sonra gidelim.
İkinci gün oda sakinleri bir araya gelip “Ulan şu Türkmenlere bir oyun oynayalım da Beykonak şakasını görşünler derler.Tat Ürfete ,“ Sen ziyaret öncesi git türbenin mescidinde bir kilimin içine yat ,Çikin çavuşun seslenmesini bekle”.derler.Nasıl davranacağı neler söyleyeceği sıkı sıkı tembih ederler..
Ertesi gün ikindi namazından sonra ellerinde bastonları besmele ile yola çıkılır.Yamacı tırmanarak Tekkenin önüne varılır .Önce köylüler sonra konuklar havluya girerler.Yüz sürme taşına yüzlerini sürdükten sonra ,bahçe içinde dalları bez parçaları ile salkım saçak olan ağaca hazır ettikleri bez parçalarını dua ile bağlarlar..Salona geçilir.Salon yüksek duvarlı ,ıssız ,sessiz ve loş olduğu için uhrevi bir atmosferi vardır.İçerdekiler besmele ile dualar ile yavaş yavaş türbe kapısına yaklaşırlar..Çikin Çavuş türbe kapısını açar.Loş, karanlık ve mezar üstleri kilimlerle kapanık daracık türbe herkeste, korkulu bir ürpertili yaratır..Dualarla mumlar yakılır, paralar atılır.”Bakarsın dedeler kalkıverir korkmayın ha! .”. diye konukların içine bir korku salar Çikin Çavuş..Sesi binanın içinde yankılanarak dışarıya kadar çınlayarak yansır.Sonra Mescidin oymalı kapısını kıynaştırır.Orası da loş ve yarı karanlıktır.Konuklar yandan içeriyi pek göremezler.Onlar görmeye çalışırken Çikin Çavuş yüksek sesle bağırır “Hey kurban olduğum koca Allah,Bu ilahi türbe içinde yatan evliya erenlerin ulu meşelerle çevrili bu çamlıkta yatmalarının sebebi hikmeti nedir” diye bağırır.Tam bu sırada kafası sarıklı bir varlık kilimlerin iniltilerle doğrulur,”sebebi hikmeti yaratandandır ey insan oğlu !.... der. Der demez köylüler ve konuklar korkularından kendilerini dışarı atarlar.Türkmen konukların beti benzi atmış,dilleri tutuşmuştur. Çikin Çavuş,Kel Osman,Ecelin Veli ve diğer köylüler çalıların arasına saklanarak gülmekten kırılıp geçerler.
Bu anı,yıllardır Beykonak’lının belleğinde tatlı bir şaka olarak yaşatılır.